Education
İskender Pala graduated from Istanbul University Faculty of Letters Turkish Language and Literature Department in 1979.
((Bir 'Barbaros' Romani) Efsaneler bazen denizden, Bazen a...)
(Bir 'Barbaros' Romani) Efsaneler bazen denizden, Bazen asktan ve atesten gelirler. Asktan ve atesten ve denizden gelenler, Bazen isik olurlar ve butun zamani aydinlatirlar... Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir. Bir cagi haritalarda bulamazsiniz. Derine, insana ve tarihin denizlerine acilmak gerekir. Girdaplarda yuksek idealler saklanabilir. Bu kitapta Istanbul, Girnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; ask diliyle kusatildi. Akdeniz, ask kaleminin haritasiyla yeniden cizildi. Kilic kilica, cevher celige carpti, varlik da yokluga. Ve hep bir yol vardi kalplerden denizlere. Derin denizler, buyuk asklar icin atlas olup dokundu. Iskender Pala, bir cagi ve o cagin efsanelerini dile doktu. Barbaros Hayreddin Pasa'yi... Sonra, bir gul sepeti getirdi. Isirilmis uc elmayi anlatti.
http://www.amazon.com/gp/product/6054683772/?tag=2022091-20
(Roman, muzayededen alinan elyazmasi bir kitabin hikâyesi ...)
Roman, muzayededen alinan elyazmasi bir kitabin hikâyesi olarak basliyor. Okurlar, bu elyazmasi kitabin actigi kapidan iceri giriyor, bir devre adini veren lalenin izinde Iskender Pala'nin yarattigi etkileyici ve buyuleyici bir atmosferin icinde yol aliyor. Istanbul bu romanda, karmasasi, heyecani, isyanlari, kalabaligi ile lalelere burunuyor. Oyle ki lale sadece bir cicek degil, bir yasayis tarzi, estetik bir tavir, kulturel ve tarihsel bir birikim olarak Istanbul'u, hatta tum Osmanli'yi cevreliyor. Istanbul, dogal tum guzelliklerinin, mimari saheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarislarina, lale siirlerine bezeniyor; lalelerin sehri, renklerin sehri, yapraklarin sehri haline donusuyor. Iskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezedigi Istanbul'da kavusup doyulamayan, kavusulamayip yakan asklarin elemli ve Osmanli hallerini de tum istirap ve coskulariyla anlatiyor. Sevdigini, asklarinin ilk gecesinde kaybeden Sahin'in macerasini anlatan roman, bu kaybin ardindaki esrari cozmek icin kulhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanli sarayina kadar gidiyor. Iste bu yolculuk, okuru hic ummadigi yerlerde hic ummadigi maceralarla karsilastiriyor. Cinayetlerin golgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil Isyaninin yakici siyasal calkantilariyla birlikte cozulmeye basliyor. Kalemimi hokkaya bandirdigim su anda -ki Nevsehirli Damat Ibrahim Pasa'yi canindan; Sultan III. Ahmet'i de tahtindan eden cehennemden nisan Eylul Ihtilali'nin uzerinden henuz iki hafta gecti- sahit oldugum olaylari yazip yazmamakta kararsiz sayilirim. Bilemiyorum. Yazmak gerektigini dusundugum seyler bir bakima devlete ait sirlari ifsa etmek gibi bir ihanetin agirligini da vicdanima yukleyecek. Ote yandan Sark'in kutsal cicegi laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki sukufeciyan esnafini gucendirmis de olacagim. Ama birisi cikip yigit Sehzade Ahmet'i, asagilik isyancilarin yaptiklarini, cennete
http://www.amazon.com/gp/product/6054322389/?tag=2022091-20
(Roman, muzayededen alinan elyazmasi bir kitabin hikâyesi ...)
Roman, muzayededen alinan elyazmasi bir kitabin hikâyesi olarak basliyor. Okurlar, bu elyazmasi kitabin actigi kapidan iceri giriyor, bir devre adini veren lalenin izinde Iskender Pala'nin yarattigi etkileyici ve buyuleyici bir atmosferin icinde yol aliyor. Istanbul bu romanda, karmasasi, heyecani, isyanlari, kalabaligi ile lalelere burunuyor. Oyle ki lale sadece bir cicek degil, bir yasayis tarzi, estetik bir tavir, kulturel ve tarihsel bir birikim olarak Istanbul'u, hatta tum Osmanli'yi cevreliyor. Istanbul, dogal tum guzelliklerinin, mimari saheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarislarina, lale siirlerine bezeniyor; lalelerin sehri, renklerin sehri, yapraklarin sehri haline donusuyor. Iskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezedigi Istanbul'da kavusup doyulamayan, kavusulamayip yakan asklarin elemli ve Osmanli hallerini de tum istirap ve coskulariyla anlatiyor. Sevdigini, asklarinin ilk gecesinde kaybeden Sahin'in macerasini anlatan roman, bu kaybin ardindaki esrari cozmek icin kulhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanli sarayina kadar gidiyor. Iste bu yolculuk, okuru hic ummadigi yerlerde hic ummadigi maceralarla karsilastiriyor. Cinayetlerin golgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil Isyaninin yakici siyasal calkantilariyla birlikte cozulmeye basliyor. Kalemimi hokkaya bandirdigim su anda -ki Nevsehirli Damat Ibrahim Pasa'yi canindan; Sultan III. Ahmet'i de tahtindan eden cehennemden nisan Eylul Ihtilali'nin uzerinden henuz iki hafta gecti- sahit oldugum olaylari yazip yazmamakta kararsiz sayilirim. Bilemiyorum. Yazmak gerektigini dusundugum seyler bir bakima devlete ait sirlari ifsa etmek gibi bir ihanetin agirligini da vicdanima yukleyecek. Ote yandan Sark'in kutsal cicegi laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki sukufeciyan esnafini gucendirmis de olacagim. Ama birisi cikip yigit Sehzade Ahmet'i, asagilik isyancilarin yaptiklarini, cennete benzey
http://www.amazon.com/gp/product/9944486906/?tag=2022091-20
İskender Pala graduated from Istanbul University Faculty of Letters Turkish Language and Literature Department in 1979.
He also writes a column in the Turkish daily newspaper Zaman. He entered Turkish Navy as a lieutenant in 1982 and taught Turkish Literature in Naval Schools and Boğaziçi University. In 1987 he established Turkish Navy Museum Archives.
He oversaw classification and restoration of many historic documents dated from the times of the Ottoman Empire.
He was discharged from the Navy without any conviction during the what is called now "Postmodern coup". Later, he wrote a book about his life in Navy and his discharge, called Between Two Coups referring to military coup in 1980 and 1997 military memorandum in Turkey.
He said that the reason for his discharge was his practicing İslam in his private life. İskender Pala was born in Uşak, Turkey, on June 8, 1958.
He went to Cumhuriyet primary school in Uşak and Kütahya high school in Kütahya.
He worked as construction worker in summers in order to save money for his education. In 1975 he was accepted to İstanbul University Faculty of Letters Turkish Language and Literature Department and graduated in 1979. After graduation he was working in the department"s seminary library as a clerk and waiting for an open teaching assistantship position.
lieutenant was just before the 1980 Turkish coup d"état.
Ideological differences and unsolved murders was at a peak. However, his clerk salary and part-time teaching job at a high school were not enough to get by.
He applied Navy"s advertisement about hiring a literature teacher as an officer in the newspaper. In December, 1980 he entered an examination and an interview.
However, the hiring process was interrupted and results of the examination were cancelled.
While he was waiting for a new examination date, he was accepted to the Navy. He was in dilemma and eventually decided against joining the Navy. In 1981 the university did not repeat the selection examination but he financially was in a difficult position.
Luckily, the Navy put an advertisement about hiring a literature teacher as an officer in the newspaper again in 1981.
He repeated the process and entered the Navy in May 27, 1982, as an ensign. His first assignment was to Turkish Naval High School in İstanbul.
In 1983, he completed his Little Doctorate. in Classic Turkish Litreture at İstanbul University Vocational School of Social Sciences.
As a result of his academic advancement he was promoted to Lieutenant Junior Grade in August 1984.
İskender Pala married F.
((Bir 'Barbaros' Romani) Efsaneler bazen denizden, Bazen a...)
(Roman, muzayededen alinan elyazmasi bir kitabin hikâyesi ...)
(Roman, muzayededen alinan elyazmasi bir kitabin hikâyesi ...)